İlköğretim Çağı Çocuğunda Yaygın Biçimde Görülen Sorunlar
KARŞI GELME BOZUKLUĞU
çocuklar neden saygısız karşılıklar verir ve tartışmacı bir yaklaşım benimserler? Bu davranışların tümü sözlü saldırganlık biçimleri; öfke ifadeleri; ve karşısındakine söz geçirme ödeşme ya da başkası tarafından yönetilmekten kaçınma girişimleridir. Böyle oluşunun temel nedenleri şu şekilde sıralanabilir:
· Yorgun mutsuz olma ve düş kırıklığına uğrama.
· Başka çocuklar tarafından korkutulma veya başkalarından daha güçlü görünmek için onları korkutma yolunu seçme.
· Çoğu kuralın, ebeveynin yargılarına ve sağduyusuna dayandığını ve doğa yasaları gibi mutlak kurallara bağlı olmadığını anlamak için yeterli soyut düşünme becerilerine sahip olma.
· Daha fazla özellik ve yetki arzusuna karşılık uzlaşma becerilerinin kısıtlı olması
DSM IV’ e göre karşı gelme bozukluğu , en az altı ay süren, bu sırada aşağıdakilerden dördünün (ya da daha fazlasının) bulunduğu bir olumsuzluk ve karşı gelme davranışı örüntüsü şeklinde tanımlanır:
1. Sık sık hiddetlenir(huysuzlaşır)
2. Sık sık büyükleriyle tartışmaya girer
3. Büyüklerinin isteklerine ya da kurallarına uymaya çoğu zaman etkin bir biçimde karşı gelir ya da bunları reddeder
4. Çoğu zaman isteyerek başkalarını kızdıran şeyler yapar
5. Kendi yaramazlıkları için çoğu zaman başkalarını suçlar
6. Çoğu zaman alıngandır çabuk darılır ya da başkalarınca kolay kızdırılır
7. Çoğu zaman içerlemiş kızgın ve güceniktir
8. Çoğu zaman kincidir ve intikam almak ister
Bir anne- baba olarak son çocukluk döneminin hayatın incinmeye açık olan bir evresi olduğunu aklınızdan çıkartmayın. küçük yaştaki okul çağı çocukları çevrelerinde gelişen olayların kendileriyle ilişkili olduğunu düşünürler. Örneğin evlilik çatışması yaşanan ailelerde çocuklar bu problemi yanlış yorumlayarak kendilerinin kötü oldukları ve anne-babalarını hayal kırıklığına uğrattıklarını düşünürler. Bu durumda benlik değerleri zarar görebilir ve çevrelerinde gelişen olaylara daha uygun olmayan tepkiler verme eğiliminde olabilirler.
Çocuğunuz sürekli itaatsiz davranışlarda bulunuyorsa olası iç çatışma ve isyankarlık kaynaklarını inceleyin. eğer bu, son çocukluk döneminde devam eden sürekli bir aranış biçimi halini alırsa ailenizin durumunu yakından değerlendirin:
· Ailenizin üyeleri birbirlerine karşı ne kadar saygı gösteriyor?
· Birbirlerinin kişisel dokunulmazlıklarına, fikirlerine ve kişisel değerlerine saygı gösteriyorlar mı?
· Aile yaşanan anlaşmazlıkları nasıl çözüyor?
· Anlaşmazlıklar mantıklı tartışmalar yoluyla mı çözülüyor yoksa insanlar düzenli olarak münakaşa ve şiddete mi başvuruyorlar?
· Çocuğunuzla alışılagelmiş iletişim kurma şekliniz nedir ve disiplin ne şekilde uygulanıyor?
· Uygulanan disiplin de fiziksel ceza bağırma ve aşağılama ne sıklıkta yer alıyor?
· Sizin kişiliğiniz ve dünyaya uyum sağlama biçiminizin çocuğunuzunkinden çok farklı olması mı aranızda sürtüşmeye neden oluyor?
· Çocuğunuz okulda başarılı olma ve arkadaşlık kurma ile ilgili sorunlar mı yaşıyor?
· Çocuk gergin bir aile ortamında mı büyüyor?
Karşı gelme bozukluğu gösteren bazı çocuklar için uzman yardımı almaya ihtiyaç duyabilirsiniz. Dışardan rehberlik almanızı gerektiren bu durumlar şunlardır.
· Çocuğunuz okulda ve evde sürekli ve uzun süren bir otoriteye karşı gelme davranışı gösteriyorsa
· Olumsuz duygularına ulaşması için çocuğunuzu tüm gayretlerinizle desteklemelerinize rağmen itaatsiz davranışları devam ediyorsa
· Çocuğunuzun itaatsiz ve karşı gelme davranışlarına saldırgan ve yıkıcı davranışlar eşlik ediyorsa
· Çocuğunuz genelleştirilmiş mutsuzluk belirtileri gösteriyorsa ; canı sıkan sevilmeyen arkadaşsız bir çocuksa Zaman zaman intihar etme arzusunu dile getiriyorsa
· Aile anlaşmazlıklara fiziksel veya duygusal istismar ile cevap verme alışkanlığını sürdürüyorsa
3.2. HERŞEYE İTİRAZ
Çocukların anne babalarına karşı gelmesi çok sık karşılaşılan bir problemdir. Anne babanın her dediğini olumlu veya olumsuz taraflarını düşünmeden sürekli karşı gelme durumu varsa bu durumda karşı gelme bozukluğundan bahsedebiliriz. Genelde çocuklarda çabuk sinirlenme karşı gelmeye eşlik eden durumdur. Normal yaşın verdiği karşı gelme bazı dönemlerde çocuklarda gözükür. Anne babanın dengeli tutumu ile bu problem kısa sürede aşılabilir.
Çabuk sinirlenme ve karşı gelme durumu genelde çocuklarda kaygı halinin belirtisidir. Bazı noktalarda içsel çatışmaları olan ve kaygı hali olan çocuklar çok çabuk tepki ortaya koyarak sık sık anne babalarına karşı gelirler. Kardeş kıskançlığı , çocuğa karşı anne veya babanın ilgisizliği, diğer kardeşin çok fazla ön plana geçmesi ,çocuğu yönlendirme eksikliğine bağlı boş kalma, okul problemleri , çocukluk çağı depresyonları , sık sık eleştirilme , aşırı derecede disiplin uygulamaları, çocuğu etkileyen psikososyal stres faktörleri ilk akla gelen çocuğa anksiyete (kaygı ) oluşturacak nedenlerdir. Aynı zamanda bu kaygı durumundan çocuğa uygulanan sınırların çok gevşetilmesi ile baş gösteren davranış problemlerine bağlı karşı gelme ve mevcut kurallara itiraz da karşı gelme davranışı şeklinde görülebilir.
Karşı gelen ve çabuk sinirlenen çocuğa genelde yapılması gereken şey çocuğun kaygı durumuna neden olan etkeni bulmaktır. Çocuğa dengeli ve düzenli devam ettirilen sevgi ve hoşgörü durumu da çocuğun kaygı halini alacak ve onu anne babaya işbirliğine zorlayacaktır. Çocukların karşı gelme ve tutturmacılık ile anne babalarını yönlendirmeleri yerine, anne babanın biraz daha bilinçli davranıp basit psikolojik kuralları uygulayarak çocuklarını istedikleri gibi yönlendirebilmeyi öğrenmeleri gerekir.
Bazı çocukluk çağı psikiyatrik problemlerinde karşı gelme ve çabuk sinirlenme durumunun görülebileceği unutulmamalı ve bu yöndeki tespitler ve eşlik eden diğer problemlerin varlığında, psikiyatrik yardım için anne babaların çocuk psikiyatrisine başvurmaları önerilir.
ÖFKE NÖBETLERİ
Bir anne baba tarafından en sıkıcı ve utanç verici anlar bir çocuğun öfke nöbetleri sırasında yaşanır. Bu çocuklar aslında hayal kırıklıklarını bu şekilde ifade etmektedirler. İstediklerini elde edemediklerinde kendilerini yere atarak mala zarar vererek özel bir meydan okuma sergilerler.
Ara sıra yaşanabilecek bu öfke nöbetleri 1-1.5 yaşından 4 yaşına kadar tamamıyla normaldir. Bu tür dışa vurumlar okula başladıklarında kazanılmaya başlar.
Okul çağı çocuklarında normal psikolojik gelişim
Kendilerini daha iyi denetlemelerini
Daha işbirlikçi ve eğitime açık olmalarını, sağlar.
Üzgün olduklarında bile, okul çağı çocukları genellikle hayal kırıklıklarını ve öfkelerini kelimelerle ifade edebilirler.
Ancak bu durum, her zaman bu şekilde gelişmez. Bazı çocuklarda öfke nöbetleri okul yıllarında da düzenli olarak devam eder. Ana-babalar bu davranış karşısında hayal kırıklığına uğrar ve üzülürler. Çocukların öfke ve hayal kırıklıkları ile başetme toplumsal açıdan daha uygun yollar geliştiremeyişlerinin nedenlerini sorgularlar.
Bu soruya cevap vermek için, genellikle uzmanlar, ana-babalara öncelikle özeleştiri yaparak modelleri değerlendirmelerini öneririler. Ayrıca ana-babalar olaylar karşısında nasıl tepki verdiklerini irdelemeliler. Ana-babalar abartılı yıkıcı dışa vurumlar ve sinir krizleri gösterme eğiliminde olduklarında çocukları da çoğunlukla benzer davranışlar sergilerler.
Bunun yanında gerçekte olmayan beklentiler, çocuğun kişilik özellikleri, ekonomik güçlükler, alkolizm, fakirlik, fiziksel veya cinsel istismar veya arkadaşlardan ve aileden uzaklaşmak gibi nedenler de çocuğun öfke nöbetleri geçirmesine neden olabilir.
Bu durumda ana-baba ne yapmalıdır
Birçok ana-baba çocuklarının öfke nöbetleri geçirdiklerinde ne yapacaklarını şaşırırlar. Böyle bir durumda akılda tutulması gereken bazı öneriler şunlardır:
Çocuğunuzdan gerçekçi olmayan beklentilerde bulunmaktan kaçının.
Çocuğunuz kontrolü kaybettiğinde, öfke nöbetini görmezlikten gelin. Böylelikle uygun olmayan davranışı ödüllendirmemiş olursunuz.
Ancak bazen bu öfke nöbetlerini çevresine zarar verdiği zaman görmezlikten gelemezsiniz. Böyle bir durumda öfke nöbeti geçinceye kadar başka bir odada kalmasını sağlayabilirsiniz.
Ana-babalar da bu gibi durumlarda kendi denetimlerini kaybederek fiziksel mücadelelere girmemelidir.
Çocuğunuz ve siz sakinleştikten sonra onunla bu dışa vuruma neyin sebep olduğu hakkında konuşun. Onu olumsuz duyguları hareket yoluyla değil de sözel olarak ifade etmesini teşvik edin. Ayrıca çocuğunuz anlaşmazlıkları öfkelenmeden çözdüğünde övgüde bulunun.
Ancak bu öfke nöbeti belirtileri ergenliğe kadar devam ederse çok daha ciddi durumlar ortaya çıkabilir. Gençlik yıllarının getirdiği ek baskılarla ve artmış bedensel güçleriyle çocuğun bu öfke nöbetleri çok daha tehlikeli, endişe verici ve başa çıkılması güç bir hal alabilir. Böyle bir durumda bir uzman yardımına baş vurmamız gereklidir.
BAĞIMLILIK
Piaget'e göre çocuğun öğrenmesinde, otonomi ( kendi kendini yönetmesi ) çok önemli bir faktördür. Çocuk sorusunun yanıtını öğretmenden almak yerine kendi başına bulup keşfettiği takdirde öğrenme etkili olmaktadır. Bebeklik yıllarında tam bağımlı bir şekilde hayatını devam ettiren çocuk, büyüdükçe kendine tanınan olanaklar ölçüsünde bağımsız olarak hareket etmeye başlar. Ancak aşırı koruyucu ve baskıcı ana-baba tutumları neticesinde çocuk bağımsız hareket etmede problemler yaşayabilir.
Bağımlılık hiçbir zaman tek bir olaya bağlı olarak ortaya çıkmaz. Yıllarca süren bir davranış biçimidir ve birçok nedeni olabilir. Bağımlılık her yaşta ortaya çıkabilir. Fakat önemli olan mümkün olduğunca erken farketmektir.
Bağımlılık Belirtileri Nelerdir?
Teneffüste diğer çocuklarla oynamak yerine öğretmenin yanında oturmayı ya da onları izlemeyi tercih ediyorsa.
Öğretmenden sürekli daha fazla yönlendirme, onaylama, güvence ya da öneri bekliyorsa.
Öğretmen yanına oturup adım adım ne yapacağını söylemedikçe, sınıftaki yeni etkinliklere katılmak istemiyorsa.
Ev ödevini ya da sınıftaki ödevlerini, ancak yardım isteyeceği bir yetişkin varken yapıyorsa
Okula gitmek istemiyorsa,
Bağımlılıktan kaynaklanan bir sorunu olabilir. Bu nedenle çocuğunuzla ilgilenmelisiniz.
Şu akıldan çıkarılmamalıdır ki, bu davranışlar uzunca bir sürede yerleşmiş örüntülerdir ve onları değiştirirken sabra ihtiyacımız olacaktır.
Anne Babalar Bu Durumda Ne Yapmalıdır?
Öncelikle kendi davranışınızı gözden geçirip, hangi zamanlarda çocuğunuzun işlerini kendinizinmiş gibi aldığınızı fark edin.
Çocuğunuzu ve kendinizi ayrı bireyler olarak görmelisiniz.
Çocuğunuzu hata yapacak kadar bağımsız olmaya teşvik edin.
Çocuğun yaptığı işlerde başarıyı değil çabayı övün.
Beklediğiniz davranışı açık bir şekilde ifade edin
Çabası için verdiğiniz ödüller, başarısı için verilenlerden daha sık olsun.
Ev ödevlerini küçük bölümlere ayırarak çalışmasını sağlayın
Çocuğunuzun yapmasını istediğiniz işleri bir tabloya tek tek yazın.
Çocuklar devamlı psikososyal bir gelişim gösterir. Normal sosyal gelişim içerisinde başta aile üyeleri olmak üzere diğer insanlar ile iletişim ve etkileşim önemlidir. Bu normal gelişim için kaçınılmaz bir durumdur. Bazı çocuklar gerek kişilik özellikleri gerekse ikincil olarak etki eden faktörler sonucunda içe dönük, sosyal ortamlara ve alışılmadık mekanlara kolay adapte olamayan, genelde duygusal paylaşıma girmeyen, yabancı insanlardan tedirgin olan bir yapıda olabilirler.
Bu durum bazı psikiyatrik durumlarda görülebilir. Bu durumda çocuğun bu nedene yönelik tedavisi gereklidir.
Anne babaların bu durumda yapmaları gereken sık sık çocuğa söz hakkı tanımaları,hemen her konuda onun kendisini ve duygularını ifade etmesini sağlamaları , ona sık sık ne hissettiğini ve düşündüğünü sormaları , çocuğun kendisine değer vermeleri , konuştuğu zaman dinlemeleri , sık sık sosyal ortamlarla irtibatını sağlamaları , onu olduğu gibi kabul ederek sevgilerini sık sık belli etmeleri , çocuğun her şeyine müdahale etmeden ve çok müdahaleci olmadan onun kendini ortaya koymasını sağlamaları önerilir.
Devam eden durumlarda bazı psikiyatrik tablolardan söz edilebilir. Bu durumun tedavisi gerekir. Özellikle okul çağı ile beraber sosyal ilişkilerde problem olmaması için durumun çözümlenmeye çalışılması önem kazanır.
Bazı çocuklar yaşıtlarına göre aşırı hareketli olabilirler. Bu durumun bir çok nedeni olabilir. Genelde aşırı hareketli çocuk denince aklımıza hiperaktif çocuklar gelir. Çocukta aşırı hareketlilik her ortamda oluyor yer ve zaman dinlemiyorsa o zaman hiperaktiviteden şüphelenmek gerekir.Bu durumda çocukta dikkat eksikliğinin de eşlik edip etmediğine bakılması gerekir. Aşırı hareketli çocuklar devamlı kıpır kıpırdırlar , yerlerinde duramazlar , sanki bitmez bir enerjileri var gibidir.
Genelde aşırı hareketli çocukların durumu okula başladıkları dönemde belirgin bir şekilde fark edilir. Öğretmenden sık sık uyarı alınması ile anne baba olayın farkına daha da iyi varır. Bu durum çocuğun sosyal ilişkilerini ve ders başarısını etkiler.Normalde belli bir kapasitede olan bu çocuklar ders başarısızlığı ile karşımıza gelirler. Bu durumlarda ilaç tedavisi ve diğer tedavi yaklaşımları çocuğun geleceği açısından önemlidir.
Aşırı hareketlilik durumu çocuğun sıkıntı ve problemlerine bağlı da gelişebilir. Bazı psikiyatrik durumlarda çocuklarda bu türlü hareket artışına rastlayabiliyoruz. Bu durumda çocukta sıkıntıya ikincil olarak gelişmiş yerinde duramama, hareketlilik artışı görülür. Altta yatan sıkıntının ve stres etkeninin halledilmesi ile çocuğun bu hareketliliğinde azalma görülür.
Bu çocukların genelde anne ve babalarında da buna benzer bir hareketlilik çocukluk dönemlerinde olabilir. Bu türlü çocuğu olan anne babaların olaya gayet sakin yaklaşarak , bu hareketliliği ve çocuğun psikososyal gelişimini iyi yönlendirmeleri gerekir. Aşırı hareketliliği yüzünden çok eleştirilen ve sosyal ortamlardan dışlanan çocuklarda , başka psikiyatrik problemlerde oluşabilir.Bu çocukları sportif faaliyetlere yönlendirmek , onları olumlu ve faydalı uğraşlarla meşgul etmek , enerjilerini bazı hobilere kanalize etmek, dikkat eksikliği ve hiperaktivite durumu varsa tedavisini sağlamak önemlidir.
Ders başarısına etki eden bir çok durum vardır. Ders başarısızlığı çocukların normal sosyal ve psikolojik durumunu etkiler. Bu durumda aile ile ilişkilerinde bozulması söz konusu olabilir.
Ders başarısına en büyük etken çocuğun zeka kapasitesidir. Bu durum çocuğun okuduğunu , anlatılanı ve aktarılan bilgileri kolay kavramasına ve akılda tutmasını kolaylaştırır. Zekanın belli bir seviyeye gelmesini daha çok doğumsal özellikler ve çevre şartları belirler. Belli bir zeka kapasitesi olmasına rağmen ders başarısızlığı olan çocuklarda aşağıdaki nedenleri aramak yerinde olur.
Ders başarısızlığının en büyük nedeni, çocukların belli bir sorumluluk içerisinde kendilerini hissedip , okul sonrası gerekli ders çalışma saatlerini düzenlememeleri ile kendini gösteren durumdur. Bu durumda öğretmen ve aileye çok büyük bir iş düşmekte uygun ve dengeli yaklaşımlar ile çocukların bu yöndeki eksikliklerini işbirliği içinde kapatmaları gerekir. Yanlış tutumlar çocukların bu sıkıntısını pekiştirir. Bu durumda öğretmen aile işbirliğinin olumlu etkisi büyüktür.
Eğitimde fırsat eşitliği önemli bir konudur. Çocuğun gittiği okulun genel durumu , öğretmeninin özellikleri , sınıfın özellikleri , verilen eğitimin kalitesi , bu eğitime ek olarak sağlanan imkanlar çocukların ders başarısını doğrudan etkiler. Bütün bu noktalarda belirgin problem olmamasına rağmen çocukta görülen ders başarısızlığında özel öğrenme güçlüğü durumunu hesaba katmak yerinde olur. Bu durumun tespiti ve eğitim ile tedavisi önemlidir.
Ders başarısına etki eden diğer nedenlerden biriside çocukta olabilecek depresyon , madde bağımlılığı , uyum bozuklukları ,aile ile ilgili problemler, psikososyal stres etkenleri , anksiyete bozuklukları gibi psikiyatrik durumlar da ders başarısızlıklarına neden olabilir. Bu durumlar ders başarısızlığının yanında ek belirtiler ile kendini gösterir. Bu negatif etkenin ortadan kaldırılması ile ders başarısızlığında düzelme belirgin olarak görülür.
Ders başarısızlığı olan çocukların yaşıtları ile kıyaslanmadan ve özgüvenleri zedelenmeden , ders başarısı için yönlendirilmeleri önemlidir. Çocukların bu türlü sıkıntıları varken anne babanın aşırı ilgisiz ve aşırı kontrol durumları, çocukların bu durumlarının devam etmesine neden olur. Önemli olan anne babaların çocuklarına vakit ayırarak, onların durumlarından haberdar olmaları ve bu türlü problemler tamamen çocuğun yaşamında pekişmeden gerekli önlemler alınmalıdır.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder